27 Haziran 2014 Cuma

ÇEKMEKÖY 24 SAAT KOŞUSU

   
İznik Ultra 130K'yı iyi bir sonuç ile bitirdikten sonra daha önce kaydımı yaptırmış olduğum Two Castles and an Abey yarışına katıldım. Çoğu teknik bir arazide geçen Kıbrıs Ultra Maratonu beni oldukça zorlamıştı. Özellikle 4. CP'den sonra doğru düzgün bir yolu olmayan kayalık patikalarda koşmuş be da vücudu oldukça yıpratmıştı. Bu yarış sonrası ağustos ayında koşacağım İstiklal Yolu Ultra Maratonuna kadar koşmayacağım diye karar aldım. Ve bu kararımı da, idmanlarımı aksatmadan, haziran ayının ortalarına kadar uyguladım. Bu sırada benim koşu partnerim Tolga Güler aradı ve dolunay koşusuna ve Çekmeköy 24 Saat koşusuna katılıp katılmayacağını sordu. Kendisi her ikisine de katılacağını söyleyince ben de 24 saat yarışına katılma konusunda cesaretlendim. Nasılsa yine beraber başlarız uzunca bir süre beraber koştuktan sonra gücünü yerinde hisseden devam eder diye düşündüm.Yani kendimi yine tutamadım ve bir oldu bitti ile kaydımı yaptırdım.
      Kendimi fiziksel olarak iyi hissediyordum. Ama mental olarak hazır olmadığımı itiraf etmeliyim. Daha önceki yarış öncelerinde olmadığı kadar rahattım. Koşabileceğim mesafeyi 120-150K olarak tahmin ediyordum. Nasıl olsa 24 saat vaktim vardı. Birkaç gün sonra Tolga arayıp katılamayacağını söyledi. Bunu pek sorun etmedim. Gerçi birlikte koşsak iyi olurdu ama ultracının makus talihi yalnızlıktır ve sanırım bu yarışta bunu doya doya yaşayacaktım.
   
Yarış öncesi son teknik toplantı.
  Yarış gecesi her zamanki gibi fazla uyuyamadım. Rüyamda hep koştuğumu görüyor sık sık uyanıyordum. Herhalde 24 Saat koşma fikri beni bayağı korkutmuştu. Ama artık geri dönüş yoktu. Yapabileceğimin en iyisini yapıp sürüne sürüne de olsa bitirecektim. Hazırlık olarak gıdadan çok kıyafet almak daha akıllıca idi. Çünkü çekmeköy yarışlarının en güzel bölümü açık büfe yemek ile ikmal noktasının çok kaliteli olması idi. Biri uzun kollu 4 tane tişört, yağmurluk, 3 çift çorap, 3 çift ayakkabı, kolluk,2 adet şapka, yedek pilleri ile birlikte kafa feneri, pişik için pudra+hametan, çadır ve mat, terlik, her ihtimale karşı koşu çantası benim hazırladığım malzemelerdi. Yiyecek olarak bir iki çikolata ve enerji barından başka bir şey almadım. 
      Sabah saat 08:00 civarı yarış alanına vardığımda yine her zamanki güler yüzleri ile gönüllü ekibi karşıladı. Çarçabuk kayıt olduktan sonra çadırımı kurup kıyafetlerimi giydim. 24 Saat gözümde büyümeye başlamış 120-150K hedefimi 75K'ya çekmiştim. Mental olarak hazır olamamanın etkisiydi sanırım, ama izsanın kensizini yarış esnasında da motive edebileceğinin en güzel örneğini bu yarış içinde yaşadım. Hani hep derler uzun mesafeli yarışları bir bütün olarak düşünmeyin parçalara bölün. Ben de yarış esnasında km.'leri değilde süreyi bölerek bunu gerçekleştirdim. Hadi bir öğlen olsun, hadi akşam olsun, hadi gece yarısına kadar 10 tur olsun derken yarış benim için daha kolay bir hal aldı.
      Startla birlikte hafif tempoda koşarak önümüzdeki ilk yokuşu çıkmaya başladık. Parkurun yaplaşık 300 metre gibi bir eğim grefiği vardı. Ama eğim grafisi benim için önemli değildi. Çünkü eğimi fazla olan yarışlarda daha iyi koşuyordum ve çıkış sonrası inişler keyifli oluyordu. İlk turu 6,02 pace ile hiç yürümeden sürekli koşarak (oldukça hızlı olduğunu söylemeliyim) geçtik. İlk turun son bölümünde 100 metre kadar yolu şaşırsam da Özay ve Levent'in uyarıları çabuk toparladım ve doğru yolu bularak yarışa devam ettim. İlk turda 4. sırada idim. 2. tur da yokuşları yürümeye başladım. Çünkü önümüzde daha yol katetmemiz gereken çok saat vardı ve enerjimi dengeli olarak 24 saate yaymak gerekiyordu. ikinci tur ortalama 6,10 pace ile birinciye göre nispeten yavaş ama yine de hızlı olmuştu. Üçüncü tura girerken ikmal noktasında birkaç parça yiyecek bir şeyler atıştırdım fazla da yemedim çünkü bir sonraki tur sonunda Bakiye Hanım çorba müjdesi vermişti. Bu molada ilk tişört değişikliğini de yaptım. 
      Üçüncü turu daha yavaş attım. Ortalama 6,36 paceye kadar düştüm. Hava bu saate kadar parçalı bulutlu ve oldukça sıcaktı. Fakat bulutlar zaman ilerledikçe yoğunlaştı. Yağmurun yağması en büyük dileğimizdi. Bu turda sol ayak topuğumda bir ağrı oluştu. Koşmamı engellemiyor ama sızısı gittikçe artıyordu. Tur sonunda ayakkabımı değiştirme kararı aldım. Daha önceki tecrübelerimden böyle ağrılar oluştuğunda ayakkabı değiştirmenin iyi gelebileceğini düşündüm. Ayak ağrısı devam ederken hep bu tur sonundaki çorbayı hayal ettim. Karnım çok acıkmıştı. Ve ikmal noktasında 3 tabak çorba ve bir tabak kahvaltı ile kendime geldim. Gerçekten her zamanki gibi süper bir lezzetti. Ayaklarımdaki TNF Single Tracklerimi çıkarıp Nike Pegasus30'ları giydim. Üç tur sonunda biraz kendime ödül vererek 25 dakika çadırımda uzandım. Hatta uyuya kalmışım ki irkilerek uyandım  ve hemen hazırlanıp yola koyuldum. Bu sırada Özay ve İhsan abi beni geçmişlerdi. Önemli değildi daha önümüzde çok zaman vardı, nasıl olsa onlar da dinlenmek zorunda kalacaklardı. 
      Dördüncü turda gök gürlüyordu ve yağmurun yağması artık an meselesi idi. 7,5K kontrol noktasından dönüşte yağmur tüm şiddeti ile başlamıştı artık. Bardaktan boşalırcasına yağıyor yolu sel kaplıyordu. Yağmurda da koşmaya devam ettim. Ortalık biraz olsun serinlemiş daha rahat koşar duruma gelmiştim. Her tarafımız ıslanmıştı ama olsun yağmurda koşmanın keyfini çıkarma zamanı idi. Gerçekten tam bir ultra yaşıyorduk. Turlar atıldıkça karşıdan gelen arkadaşlarla selamlaşıyor başarı diliyorduk. Şirin Mime bana her seferinde önümdeki ile mesafeyi söylüyor öne geçmem için teşvik ediyordu. Hatta turlardan birinde bana "İhsan Abi'yi geçmezsen vay haline" diye çıkıştı.  Tur sonunda ikmal noktasına vardım ve tekrar tişörtü ve ayakkabıları  değiştirmek zorunda kaldım.
      Turlar art arda geliyor, yağmur sonrası yakıcı güneş akşama doğru etkisini kaybetmeye başlıyordu. Beşinci turda İhsan Şal'a yetiştim ve bir süre onunla muhabbet ederek koştum. Hızımızın fazla olduğundan ve bu gidişle 24 saatin sonunu göremeyeceğimizden endişelerimizi paylaştık. Sanki bu konuşmaları yapmamış gibi ben kendimi iyi hissettiğimden hızımı artırdım ve önümde koşan Özay'a yetişme hedefi ile koşmaya başladım.Beşinci tur sonunda ikmal noktasında tekrar vardığımda bir tabak çorba daha içtim, yeni kesilen karpuzdan biraz yiyerek altıncı tura başladım. Kendimi iyi hissediyordum. Su ve gıda tüketimimin iyi olması beni dinç tutuyordu. Ayakkabı değişimleri ile ayaklarımdaki ağrıları gidermiştim. Altıncı turu biraz yavaş koştum. En ufak yokuşta bile yürüyor sadece inişlerde koşarak tutu tamamladım. Artık yavaş yavaş hava kararken ben ben yedinci turu yarılamıştım. Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım bu turun sonunda Önümdeki Özay'ı  yakalamak için dönüşü bir hayli hızlı koştum. Yedinci tur sonunda Özay'ın dinlenmeye çekildiğini öğrenince ben hiç durmadan sekizinci tura başlayarak onu da geçmiş oldum.
      Şimdiki hedefim gece yarısına kadar sekiz turu tamamlamaktı. Bu şekilde kısa hedefler belirleyerek kendimi motive etmeye çalışıyordum. Artık hava kararmış ve bununla beraber  yağmurda yağmaya başlamıştı. Aptal ıslatan tarzında yağıyordu. Yağmurluğumu yanıma almıştım ama pak fazla giymedim. Sırtımdaki tişört yürüme sürelerim arttığı ve öncesinde ıslandığı için üşütmeye başlamıştı. Ufak tefek olumsuzluklara rağmen kendimi iyi hissediyor ve sürekli hareket halinde olmaya çalışıyordum. Saatler gece yarısını gösterdiğinde sekizinci tur da bitmişti. Hemen uzun kollumu giyindim birkaç gıda atıştırdım ve dokuzuncu tur için tekrar yola koyuldum. Gündüz eşim aradığında zor olduğunu fazla koşamayacağımı 75 veya 90'da bırakacağımı söylemiştim. Ama benim de bir kötü huyum başladığım işi yarım bırakamıyorum. Mutlaka sonuna kadar gitmem lazım. Şimdi ise 135K'yı tamamlamak için dokuzuncu tura başlıyordum. Ben bile kendime inanamıyordum. Kendi en uzun mesafe rekorumu kıracaktım. Bu tura başlamadan önce çok sağlam bir yemek yedim. Hatta biraz da fazla kaçırmış olacağım ki başlarken bir hayli zorlandım hatta bir ara kusma durumuna bile geldim. Bu nedenle bu turun ilk 7,5K'sının tamamını yürüyerek geçtim. Ara noktada Bakiye Hanım vardı artık. Burada biraz muhabbet ettik. Bana bir hayli moral verdi ve "yediklerinin olumlu etkisini bir sonraki turda, güneşin çıkmasıyla da birlikte göreceksin" diyerek beni uğurladı. O'nun söylediği her şey benim için çok değerli idi ve beni çok motive ediyordu. Bu gazla turun ikinci bölümünü koşarak tamamladım.
   
Gece sanırım 9. tur Ana ikmal noktası
Bu tur sonunda en yakın rakibimle aramda yaklaşık bir tur fark oluşmuştu. Bu farkı korumak adına hiç durmadan onuncu tura başladım.Gece boyunca yağan yağmurun etkisi ile uzun kollu kıyafetim yine ıslandığından son tişörtümü kolluk takarak giydim. Artık hava aydınlanmış, yağmur kesilmiş, orman tüm güzelliği ile kendini göstermeye başlamıştı. Kuşlar ve diğer tüm canlılar güneşin doğuşunu kutluyor gibiydi. Bu güzellikler arasında bu tur daha çabuk geçmişti. Artık sona doğru yaklaşıyorduk. Saat 06:00 civarı onbirinci tura başladım. Bu tur öncesi yine ayakkabımı değiştirdim (New Balance MT610BG). Güneş gece üşüyen vücudumuzu sarıyor içimizi ısıtıyordu. Sanırım bu son tur olacak diyordum kendime. Hala koşabiliyor olamama ben bile şaşırıyordum. Koşu macerasına başladıktan sonra kendimde olan gelişme benim için gurur verici idi. Ama buralara gelebilmek için çok çalıştım ve pek çok fedakarlık yaptığımı hatırlıyorum.Son turun son metrelerinde en yakın rakibim olan Özay'a tam bir tur fark atmıştım. Önceki sabah üç tur atarak ayrılan Aykut'ta sabah yine gelmiş ve bizlere destek için parkura girmişti. Parkurda karşılaşınca çok sevindim ve bir süre de bana eşlik ederek koştu. Artık zaman olarak son 1 saat kalmıştı ve ben onbirinci turu tamamlayarak ikmal noktasına saat 08:00 gibi vardım.
   
Son 5K. Eşime topladığım çiçekler.
Artlı hiç parkura çıkmasam bile bana yetişecek yarışçı kalmamıştı. Bir saatte bir tur daha atmaları mümkün değildi. Herkes ertık çıkmana gerek yok birincisin diyerek beni kutlamaya başlamıştı. Bir süre oturduktan sonra yine dayanamayıp bari 170K'ya tamamlayayım tekrar parkura çıktım. Koşmak sanırım insanda bir tutku haline geliyor. Yürüyerek 5K noktasına varırım diye hesapladım. San bir saatte eğlene eğlene ve biraz da eşime kır çiçekleri toplayarak 170K'yı tamamladım. Ve ilk kez düzenlenen böyle bir yarışta birinci oldum. Bu benim için büyük bir başarı idi. Yarış sonunda sürenin bana yetmediği seneye 48 saat olması gerektiğini Bakiye Hanım'a ve organizasyondaki arkadaşlara espiri ile karışık söyledim. Onlar da beni ciddiye aldılar ve önümüzdeki senenin programına 48 Saat yarışını hemen eklediler. Hadi hayırlısı diyelim.
       Burada başta Bakiye Hanım ve Fulya Hanım olmak üzere özveri ile bu yarışı hazırlayıp bize sunan organizasyon ekibine (Bizi çok iyi motive ettiler, kontrol noktalarında özveri ile çalıştılar ve hiçbir şeyi eksik etmediler), yarışa desteklerinden ötürü Çekmeköy Belediyesi'ne, genel klasman birincilerine hediyeleri ile destek olan Ceviner Mağzasına, parkurda bizimle birlikte koşan gönüllü dostlarımıza ve katılan tüm sporcu arkadaşlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Her şey çok fazlası ile güzeldi ve diyebilirimki şimdiye kadar koştuğum yarışlar içinde en keyif aldığım yarış oldu. Tabi ilki düzenlenen bu yarışta birinci olmanın da ayrı bir gururunu yaşıyordum. İnsanın emeklerinin boşa gitmediğini görmesi çok mutluluk verici.
     
Genel klasman ödül töreni
Yarış sonrası ödül töreninde hala enerjim vardı. Diğer benim gibi uzun mesafeler koşan hoşucular yürümekte bile zorlanırlarken, ben sanki yeniden koşabilecekmişim gibi dinçtim. Kürşülerden atlaya zıplaya iniyor ve çıkıyordum. Ama bunun acısı sonradan çıkacaktı. Eve gidip bir süre uyuyup kalktıktan sonra yüzüm gözüm, ayak bileklerim ve dizlerim davul gibi olmuştu. Kendimi toparlamam 3 gün sürdü. Dizimde son turda oluşan ağrı hala geçmiş değil. Ama olsun tüm bu acılara rağmen başarmanın verdiği hazzı hiçbir şeye değişmem. Darısı bundan sonraki ultralara inşallah. 

6 yorum:

  1. Her yarış raporunda araya beni sıkıştırmazsan rahat etmezsin dimi :) Ama abu benim için büyük onur. sağolasın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sensiz yarış da rapor da olmaz biliyorsun. Senin olmadığın her yarışta inan gözlerim seni hep arıyor. Yada birileriyle mutlaka senden bahsediyoruz. Yani kulağın mutlaka çınlatılıyor, emin olabilirsin.

      Sil
  2. Canım arkadaşım. Mükemmel bir sporcusun ve mükemmel bir arkadaşsın. Ultra maraton koşmak için insan beyninin daha fazlası kullanılır . Uzun süreli enerji üretmeyi başarır yarış biter amam gücünüz bitmez. Yarış sonrası sıcak bir banyo ve arkasından soğuk su ile duş almalıydınız. Kasların yorgunluğunu atma yöntemleri vardır daha bol sulu hafif tatlı meyveler vede sıcak limonlu çay almalısınız. Hiç şişlik olmayacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler hocam. Sizin önerileriniz ve örnek hayatınız bize ilham veriyor, Uyarılarınızı bundan sonraki yarışlarda dikkate alacağım. Çekmeköy yarışlarını bizlere armağan ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Bundan sonraki yarışlarda parkur hazırlama veya başka bir görev üstenmek gerekiyorsa beni en başa yazabilirsiniz.

      Sil
  3. Müthiş bir koşuydu.Başarını gönülden kutluyorum.

    YanıtlaSil
  4. Birtanem süpersin. Tebrik ederim seni ve katılanları. Yanlız beni şaşırttın evden çıkmadan parkur zor deyip 70-80k yaparım, belki 100-130k civarı olur dedin. 170 olmuş. Yarı adrenalini tamamda sana ne içirdiler. Yoksa anlata anlata bitiremediğin namı meşhur Bakiye Hanımın çorbaları mı yapıyor bunu?

    YanıtlaSil